Sadık Çelik yazdı: Yalnızlık bu çağın kaderi mi

“`html

Yalnızlık ve İlişkiler: Çağımızın Sorunları

Giderek derinleşen bir yalnızlık hissi, toplumsal bağlarımızda önemli bir yabancılaşmaya yol açıyor. Bu durumu, sosyolojik bir çöküş olarak nitelendirmek mümkün; çünkü aramızdaki bağlantılar, giderek daha belirsiz bir hale geliyor.

Toplumda Düşmanlık İlişkisi

Birbirimizden uzaklaşmamıza neden olan en önemli etkenlerden biri, toplumdaki ötekileştirme ve tahammülsüzlüktür. İktidarda olanlar, farklı görüşleri ya da aidiyetleri olan bireyleri dışlamakta. A partisi ile B partisi, futbol takımları arasındaki rekabet ve günlük yaşamda dahi sıkça karşılaştığımız bu düşmanlık, toplumun her alanında yankı buluyor.

Bir araya gelen bu düşmanlıklar, toplumsal dokumuzu zehirliyor ve renklerimizi solduruyor.

İktidarın dayattığı homojenleşme, kendini ifade etme özgürlüğünü kısıtlamakta. Farklı kimlik ve fikirlerin, kısıtlayıcı kalıplara yerleştirilmesi, bireylerin ilişkilerine de yansıyor. Sonuç olarak insanlar, birbirlerinin kalıplarını kabul etmekte zorlandıklarından mutsuz ilişkilerin içine hapsoluyorlar.

Buna karşın, yalnız kalmaktan rahatsız olan bireyler, anlayış dolu bir ilişki arayışına giriyorlar.

Kadınların Yalnızlığı

İlişkisi olmayan ya da evlilik kurmamış bireyler, özellikle kadınlar, aile baskısıyla karşı karşıya kalmakta ve toplumsal statülerinin sorgulanmasıyla derin bir yalnızlığa itilmekte.

Aynı zamanda, ilişkilerin hem mutluluk hem de hüsran kaynağı olabileceğini unutmamak gerekir.

İlişkilerdeki yüzeysel kopukluk, altındaki derin yalnızlık ve özlem duygularını saklamaktadır.

Acaba yalnızlık, bu çağın kaçınılmaz bir sonucu mu?

*

Dijitalleşme, modern çağın hem avantajları hem de dezavantajları arasında yer alıyor. Teknolojik olanaklar, insanları özgürleştirirken diğer yandan yalnızlık hissini de artırıyor. Ekranlar aracılığıyla birbirimizle iletişime geçerken, fiziksel bağlantılarımız zayıflıyor. Artık insanlar, birbirlerinin varlığını hissetmekten uzak ve dijital bir dünya içinde kaybolmuş bir halde.

*

Görünürlük ve İdealizasyon

Dijital dünya, bireyleri ideal bir yaşam sunan algı tuzakları ile dolu. Sosyal medya platformlarında sergilenen yaşamlar, gerçekte var olmayan bir mükemmellik yaratarak, insanları gerçek ilişkilerden uzaklaştırıyor. Bu durum, bireylerin gerçek hayattaki beklentilerini aşırı idealize ediyor. Her birey, mükemmel bir yaşamı arzularken, gerçekteki insanları ve ilişkileri görmezden geliyor.

İnsanın hayal ettiği mutluluk, çoğu zaman gerçekte sahip olduğu yalnızlıkla çelişiyor.

*

Mutluluğun Sergilenmesi

Parlak dijital filtrelerle süslenmiş bir mutluluk anlayışı, insanları yüzeysel bir yaşam peşine düşürüyor. İdeal ilişkinin tanımları arasında kaybolan bireyler, bu idealin gerisinde gerekli olan özveri ve anlayış gibi temel unsurlardan uzak kalıyor.

Güven ve Bağlılık Sorunları

Bu durum, bir sorumsuzluk dalgasının yansıması olarak karşımıza çıkıyor. İlişkilerdeki rollerin yerine getirilmemesi, karşılıklı güvenin sarsılmasına neden oluyor. Bireyler, kendi ihtiyaçlarını önceliklendirmeye çalışırken, ilişkilerin derinliğini ve anlamını kaybediyorlar.

Bu durum, her geçen gün artan bireyselleşme ile daha da despotlaşmaktadır. İnsanların kendilerini ön plana çıkarma isteği, gerçek anlamlı ilişkilerin gelişmesini engellemektedir.

Dijitalleşmenin Etkileri

Dijital dünyanın sunduğu fırsatlar, bireylerin güvensizliğini arttırmakta. Aile içindeki bağların zayıflaması, topluma olan inancı sarsmakta ve bireylerin kendi iç dünyalarında yabancılaşmasına yol açmaktadır. Her gün artan suç haberleri, toplumsal güvensizliğin temelini oluşturuyor.

Yalnızlık, insanın kendine olan güvenini zedeleyerek iletişim yeteneğini olumsuz etkiliyor.

*

Kentleşmenin Getirdiği Yalnızlık

Kentleşme süreci, bireylerin toplumsal etkileşimini azaltmış ve birçok değer yargısını sarsmıştır. Eskiden köy hayatında paylaşılan derin bağlar, yerini yüzeysel ilişkilere bırakmış, insanlar fiziksel olarak yan yana bulunmalarına rağmen birbirlerinin hayatlarından uzaklaşmıştır.

Dijital platformlar, sanal bir etkileşim sunarken gerçekte komşusunun adını bilmeyen insanlar, bu tuzakla daha büyük bir güvensizlik hissi yaşamaktadır.

İletişim araçlarının gelişmesi, duygusal insan ilişkilerinin yok olmasına neden olmaktadır. Sosyal medyada yaşanan “ghosting” olayları, bireylerin birbirlerini göz ardı etme isteğinin bir yansımasıdır. Bu davranış, insanları derin bir yalnızlığa sürüklemektedir.

Gerçek Mutluluk Nasıl Elde Edilir?

Yalnızlığın karanlık sessizliği içinde kaybolmuş bireyler, gerçek mutluluğa, derin insan ilişkileri ve bağlılık ile ulaşabilirler. Eğer hakikatle dolu insani bağlar yeniden kurulabilirse, belki de gelecek nesiller yalnızlığın gölgesi altında değil, karşılıklı sevgi ve destekle büyüyebilirler.

ÇAĞRI: Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik siyasi yasak ve hapis talebiyle açılan davanın duruşması, 22 Kasım Cuma günü saat 14.00’te Ankara 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Adalet sağlanana kadar herkesin bu davayı takip etmesini ve duruşma salonuna katılmalarını bekliyoruz. Kılıçdaroğlu yalnız değildir.

Sadık Çelik

“`